- Bilgen Ülgen
- Gündem
- 10-07-2024
- (0) Yorum
Uzmanlar, rutin kontrollerde, özellikle karaciğer enzim düzeylerinde ve bazı metabolik parametreleri içeren tetkiklerde sorun görülmesi durumunda ultrason ile karaciğerdeki yağlanmaya bakılmasının önemli olduğunun altını çiziyor. Liv Hospital İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Yiğit, karaciğer yağlanmasının neden olduğunu, kimlerde görüldüğünü, belirtilerini ve tedavi sürecini anlattı.
Karaciğer yağlanması nedir?
Basitçe karaciğerinizdeki yağ oranının normalden daha fazla miktarda olması şeklinde tanımlanabilir. Artan obezite ve metabolik hastalıklar nedeniyle de her geçen gün daha fazla görülmekte olan küresel bir sağlık sorunudur. Yağlı karaciğer hastalığı veya hepatik yağlanma olarak da duyabileceğiniz bu hastalık, karaciğerin temel hücreleri hepatositlerde yağ birikimi ile seyreder ve genellikle uzun bir süre hastalarımızda önemli bir şikayete yol açmaz.
Kimlerde görülür?
Karaciğer yağlanması sinsi seyirli ve ilerleyici olabilen bir hastalıktır. Günümüzde dünyada ve ülkemizde en sık görülen kronik karaciğer hastalıklarından bir tanesi olarak kabul edilmektedir. Yaşam tarzı (hastanın beslenme düzeni, fiziksel aktivite, sosyoekonomik durum) ve çevresel faktörler hastalığın görülme sıklığını, şiddetini ve seyrini etkilemektedir.
Güncel bir çalışma sonucu, ülkemizde alkol ilişkili olmayan yağlı karaciğer hastalığının klinikte gördüğümüz iki yetişkin hastamızdan bir tanesinde olabileceğine işaret etmektedir.
Çoğunlukla metabolik bir hastalığı olan fazla kilolu bireylerde rastladığımız karaciğer yağlanmasına Tip 2 Diyabet, hipertansiyon, metabolik sendrom, kolesterol yüksekliği, insülin direnci ve kalp damar hastalıklarının da sıklıkla eşlik ettiğini görmekteyiz.
Bu nedenle özellikle Tip 2 diyabetli veya prediyabetli hastalar, insülin direnci ve obezitesi olan hastaların belli aralıklarla karaciğer yağlanması açısından taranmasını ve araştırılmasını önermekteyiz.
Metabolik hastalıkların dışında yoğun alkol kullanımı, kronik viral hepatitler, doğumsal yağ metabolizma bozuklukları, kolesterol depo bozuklukları, tiroid bezinin az çalışması, hipofiz bezi yetmezliği gibi hastalıkların ve bazı ilaçların kronik kullanımının da karaciğerde yağlanma artışına yol açabilmektedir.
Karaciğer yağlanmasının belirtileri ve seyri
Genellikle, hastaların erken dönemde belirgin bir şikayet olmamaktadır; ancak yağlanma ilerledikçe; hastalarda halsizlik, iştahsızlık, sağ üst karın ağrısı, bulantı, kusma ve sarılık gibi şikayetler olabilir. Karaciğer yağlanması zamanında tedavi edilmediğinde; hepatit, hepatik fibroz, siroz ve karaciğer kanseri gibi yüksek riskli hastalıkların görülme riskinde artışa yol açabilir.
Rutin kontrollerde, karaciğer enzim düzeyleri ve metabolik parametreleri içeren tetkiklerde sorun görülmesi durumunda ultrason ile karaciğere yağlanma açısından bakılması önemlidir.
Aynı zamanda ultrasonun yanı sıra tomografi veya MR gibi görüntüleme işlemleri de tanı ve takipte kullanılmaktadır. Son zamanlarda ‘FibroScan görüntüleme yöntemi’ ile herhangi bir girişim yapmadan hastanın karaciğerindeki yağlanma ultrason dalgaları kullanılarak daha hassas bir şekilde ölçümünü sağlamaktadır.
Karaciğer yağlanması tedavisinde neler yapılmalı?
Metabolik ilişkili karaciğer yağlanmasında, bu zamana kadar çok sayıda ilaç denenmiştir; maalesef, halen dünyada karaciğer yağlanması tedavisi için onay almış spesifik bir ilaç bulunmamaktadır. Bu nedenle öncelikle hastalarda yaşam tarzı değişikliği, diyet ve egzersiz ile kilo kaybı hedeflenmelidir.
Özellikle enerji içeriği yüksek gıdalar, yüksek fruktozlu gıdalar, işlenmiş et ve paket ürünler ile tatlandırılmış içeceklerden kaçınmalarını önermekteyiz. Ayrıca düzenli olarak haftada toplam 150 dakika yapılan aerobik veya direnç egzersizinin, günde 2 bardak kahve tüketiminin de karaciğer yağlanmasında fayda sağlayabileceği çalışmalarda görülmüştür.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış